Ankilozan spondilit, omurgada hareket kısıtlılığına neden olan iltihaplı bir romatizma hastalığıdır. Yaklaşık her yüz kişiden 1’inde görülür. Hastalığa bağlı omurgaya esneklik sağlayan bağların ardışık kemikleşmesiyle, omurga adeta alçıya alınmış gibi sabitlenir. Bu da kişide bel ve boyun hareketlerinde kısıtlanmaya ve öne doğru kamburluğa neden olur. Daha ileri evrelerde, boyun hareketlerindeki ciddi kısıtlanmayla, baş hareket edemez, görüş alanı daralır ve kişi ancak tüm vücudunu çevirerek başına yön verebilir.
Ankilozan spondilitin belirtileri nelerdir
Ankilozan spondilitin belirti ve bulguları tipik olarak 40 yaşından önce, özellikle 20’li yaşlarda başlar. Kadınlarda bazen 30’lu yaşlara kadar gecikebilir. Ancak mutlaka 40 yaşından önce bulgu verir. Çocukluk çağında da başlayabilir. Omurga dışında hastalığa bağlı, göz ve bağırsaklar gibi vücudun diğer bölümlerinde de iltihap gelişebilir. Ankilozan spondilitin kesin tedavisi yoktur, ancak tedaviyle şikâyetlerin azalması veya kaybolması ve hastalığa bağlı sakatlığın önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle ne kadar erken tanınır ve tedavi başlanırsa, o ölçüde başarılı sonuçlar alınır.
Hastalığın ilk işaret ve bulguları; özellikle sabahları yataktan kalktıktan sonra veya uzun süreli hareketsizlik sonrasında belin aşağısında ve kalçada gelişen ağrı ve tutukluk (katılık) hissidir. Bu belirtiler o kadar yavaş ve sinsi gelişir ki başlangıçta pek fark edilmez veya önemsenmez. Hastalık bazen alevli bazen de yatışık seyreder. Zamanla belirtiler kötüleşebilir, artabilir veya düzensiz aralıklarla seyredebilir. Hastada ayrıca bazen sağ bazen sol kalçada gelişen değişici kalça ağrısı, topuk ağrısı, derin nefes aldığında göğüs kafesinde ağrı ve kaburga üzerinde hassasiyet, gözde ağrı ve kızarıklık, uzun süreli karın ağrısı, kronik (uzun süreli) ishal, kilo kaybı gibi yakınmalar olabilir. Eğer; üç aydan uzun süren istirahatteyken gelişen bel ve kalça ağrınız/tutukluğunuz varsa, hareketle ağrılarınız azalıyor veya geçiyorsa, 40 yaşından genç iseniz, ağrı kesici aldığınızda azalıyor veya kayboluyorsa, boyun-bel hareketlerinde ve her nefes alıp verdiğinizde göğüs kafesinizde ağrı ve kısıtlılığınız (katılık hissi) varsa; mutlaka bir romatoloji uzmanına başvurunuz.
Ankilozan spondilitin nedenleri ve risk faktörleri nelerdir?
Ankilozan spondilite neyin sebep olduğu bilinmiyor; ancak HLA-B27 genini taşıyanların, hastalığa yakalanma riski fazladır. Türkiye’deki ankilozan spondilitli hastaların %80’i bu geni taşırken, Orta-Kuzey Avrupa’daki hastaların %95-99’u bu geni taşır. Bu nedenle aile öyküsü çok önemlidir. Eğer birinci derece akrabanızda ankilozan spondilit varsa, bu hastalığın sizde de görülme oranı yüzde yirmidir. Hatta ikinci derece akrabanızda bulunması bile, sizin için risk faktörü oluşturur. Ankilozan spondilit, erkekleri kadınlardan 2 kat daha fazla etkiler. Kadınlarda hastalık daha yavaş seyreder. Çoğunlukla romatoloji uzmanına gitmeyen bu hastalar; bel fıtığı veya fibromiyalji (kas romatizması) gibi yanlış tanılar aldıkları sık rastlanılan bir durumdur.
Ankilozan spondilitin komplikasyonları (kötü sonuçları) nelerdir?
Ankilozan spondilit her hastada aynı seyretmez. Belirtilerin şiddeti ve hasar/sakatlık gelişimi de kişiden kişiye değişir.
- Omurganın esnekliğini kaybetmesi ile başa ve vücuda yön vermede zorluk, boyunda ve belde düzleşme, sırtta kamburluğa neden olur.
- Uveit (göz iltihabı); ankilozan spondilitin en sık görülen komplikasyonlarındandır. Hızlı gelişir, genellikle tek taraflı olup gözde kızarıklık, ışığa hassasiyet ve görmede bulanıklaşma olur.
- Çökme kırıkları; Ankilozan spondilitte omurgalarda hem iltihabın hem de hareketlerin kısıtlanmasıyla; kemikte mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı (osteoporoz=kemik erimesi), omurgada çökme kırığı oluşur. Bu da hastanın duruşunu bozar (kamburluk gelişimi gibi), bazen omurilik sinirine ciddi baskı oluşturarak, şiddetli ağrı ve fonksiyon kaybına neden olabilir.
- Akciğer tutulumu; akciğer kapasitesinde azalmaya bağlı, nefes darlığı ile bulgu verir. Kaburgaların göğüs kafesine önde ve arkada tutunmalarını sağlayan bağların, iltihabına bağlı olarak göğüs kafesi yeterince solunumla esneyemez. Akciğerlere her nefes almada yeterince havanın girmesi ve çıkışı zorlaşır. Nadiren akciğerin her iki üst lobunu tutan inflamasyon (iltihap) gelişebilir.
- Böbrek tutulumu: Nadir olmakla birlikte, uzun süreli ve kontrolsüz hastalığa bağlı böbreklerde protein atılımının arttığı amiloidoz denen bir hastalığa bu da üremiye ve böbrek yetmezliğine neden olabilir.
- Cilt: Sedef benzeri deri döküntüleri görülebilir.
- Barsaklar: Ankilozan spondilit hastalarında zamanla iltihaplı barsak hastalığı (Ülseretif kolit veya Crohn) gelişebilir.
- Kalp problemleri; ankilozan spondilitte nadir gelişmekle birlikte, kalpten çıkış noktasında aortta genişlemeyle, aort kapağında yetmezlik ve buna bağlı kalp yetmezliği gelişebilir.
- Kauda ekuina sendromu; nadir olmakla birlikte ciddi bir nörolojik bulgudur. Ciddi sinir basısı nedeniyle cerrahi tedavi gerektirir.
Ankilozan spondilit tanısı nasıl konur?
Romatoloji doktorunuza başvurduğunuzda; bel-boyun ağrısı ve diğer yakınmalarınız, aile hastalık öykünüz sorgulanır. Sistemik muayeneye (sadece eklemleriniz değil tüm organ ve sistemlerin değerlendirildiği ayrıntılı muayene) ilaveten boyun ve bel hareket açıklığınız ve derin nefes alıp-verdiğinizde göğüs çapınızdaki değişim, mezura ile ölçülür. Kalçanızda veya vücudunuzda belli noktalara basarak ve bacağınızı hareket ettirerek ağrı olup olmadığı sorulur.
- Görüntüleme testleri: Direkt filmler ile ankilozan spondilitin etkilediği eklem ve kemiklerin görüntüleri alınabilir. Ancak hastalığın erken döneminde hastalığa özgü görüntüler olmaz; hatta normal olabilir.
- Manyetik rezonans görüntüleme (MRI): Radyo dalgaları kullanılarak alınan bir görüntüleme şekli olup, tomografiye göre daha az radyasyon maruziyeti söz konusudur. Ankilozan spondiliti görüntülemede tomografiden daha hassas olduğundan, bugün artık tomografinin yerini almıştır. Hastalığın erken dönem tanısında çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Ankilozan spondilitte sakroiliak eklemler mutlaka tutulduğundan, MRI ile bu eklemlerdeki iltihabın gösterilmesi; kronik (üç aydan uzun süreli) bel ağrısı olan bir hastaya erken tanı koydurur.